23 Eylül 2012 Pazar

Atölyede Birgün -2


Sabah maaile keyifli bir kahvaltı yaptıktan sonra atölyenin yolunu tuttum.
Bu pazar bile çalışmam gerekiyordu. Çünkü artık sezonun son parti espadrillerini boyayıp teslim etmem gerekiyor. Önümüzdeki hafta içi de tembellik yapmayıp kalanları bitireceğim. Pazar günkü performansımı hafta içi de sürdürmemi canı gönülden temenni ediyorum. 

Atölyede bugün Nina Simone ve Jehan Barbur - UYAN albümlerini dinlendim.
Bu arada Jehan Barbur'un 10 Ekim'de yeni albümü SARI çıkıyor. 
Jehan Barbur, albümde Ömer Kavur'un filmi "Kırık Bir Aşk Hikayesi" nin müziğine söz yazarak kırık olan kalbime bir yara bandı yapıştırmış oldu.Beste Cahit Berkay'a ait. 
Yazının en sonunda Jehan Barbur'un Kırık Bir Aşk Hikayesi'ni dinleyebilirsiniz.
Size kıyak yaptım.


 Müzik dinledim bir yandan da çalıştım, çalıştım, çalıştım.... 
Veeee sonunda...


 Acıktım tabii!
.


Geçen gün tartıya çıkıp baktığımda 2 kg bir kayıp görmüştüm. 
O kaybı takviye etmeliydim ne de olsa çok çalışıyordum.Yazıktı bana... 
Biraz kendimi yiyip bitirip, cebelleştikten sonra bir süredir yemeye ara verdiğim 
Mariza'nın nefis dürümü ile kendimi ödüllendirmeyi uygun buldum 


              Şu an biraz pişmanım ama afiyetle yedim tabii.
Dürüm ve patates kızartmasının yanında light cola içerekten vicdanımı hafiflettim.
Şimdi siz "Ayran içseydin bari, o daha faydalı." dersiniz. Boşveriiin o uykumu getiriyor.

İşleri kolaylayıp artık eve gitme vakti gelince atölyeden dışarı çıkıp balkonu toparlayım dedim.
O da ne...

Masa fazlasıyla romantik göründü gözüme.
"Bu ambiyans boşa gitmesin, bir şarap açıp iki kadeh içeyim." dedim ama demekle yetinerek bir kupa kahve içip yorgunluk attım.
İşte durumlar öyleyken böyle... 
 Bu Da Şarkımız Olsun

Sevgiyle kalın...
Duru

13 Eylül 2012 Perşembe

Nayır Nolamaz!!!

E daha karpuz keseceydik, güneşlenip denize gireceydik... 
Ne oldu, nasıl bitti ben anlamadım ki bu tatil denen zaman aralığından.

Vitrinlerde çınar yapraklarıyla birlikte hırkalar, çizmeler yerlerini almış. 
Moda bloggerları kışlık kombinlere başlamış bile. 
Hayır hayır... Kabul etmiyorum! Bu yaz bu kadar çabuk bitemez. 
Ben daha bir haftacık tatil yapıp, 4 kez denize girip güneşlenme fırsatı bulmuşken tatil bitmiş olamaz.

Olamaz! Pazartesi günü okullar açılıyor ve ben bir öğretmenim. 
Okula gidip derslere girmem gerek.
Silkinip kendimi toparlamam gerek.
Öğretmen pantalonlarımı meydana çıkarıp yıkayıp ütülemem lazım...
Kendime yeni bir ben lazım:)))

Sevgiler..
 Duru

11 Eylül 2012 Salı

YUNUS İŞ BAŞINDA

"Yunus da kim?" derseniz. 
O bizim çaycının oğlu, babasına Pirinç Han'daki çay ocağında yardım ediyor.
Yaşıtlarına göre biraz geç ve yavaş öğreniyor.
Yaşı okul çağını da geçtiği için artık iş okuluna da gidemiyormuş.
O da babasına yardım ediyor işte.

Aramızdaki muhabbet genellikle söyle:
-Naber Yunus?
-İim...
- Allah iyiliğini versin
- Sana da versin...

 Bugün atölyede kapının kenarına masayı çıkardım. Boyayacağım espadrilleri, boyayı yanıma alıp bir çay söyledim ve  işe koyuldum. Bir ara kargo için bir görevli geldi ve ben atölyeye girdim. 
Kargoyu görevliye teslim edip atölyeden bir çıktım ki manzara vahim.
Yunus kurulmuş benim yerime espadrilleri taşıra taşıra boyuyor!!!
Suratında da nasıl mutlu bir ifade var anlatamam. 
Onu o halde görünce biraz panik olsamda bozuntuya vermedim, kızamadım da.
 "Aaa çok güzel boyamışsın, hiç taşırmamışsın, aferin." diyebildim ancak. 
O da mutlu mutlu boyamaya devam etti bir süre. İşler düzeltemiyeceğim noktaya gelmeden 
"Artık ben boyayım istersen." deyip fırçayı kaptım elinden:)))


Artık atölyede çalışırken Yunus'a karşı tetikte olmalıyım. Bu boyadığı espadrilin dışını turuncu renk yapacağımdan işi toparladım ama ya kırmızı olarak kalsaydı ne yapardım bilemem.
Cupcake iki beden daha büyümek zorunda kalırdı sanırım:)

Sevgiler
Duru

1 GELİN 2 AYAKKABI


Düğünde geline 1 ayakkabı yetmez 2 olsun dedik ve Damla Hanım'a düğünün ilerleyen saatlerinde hızını kesmemesi, doyasıya dans edip eğlenmesi için bir ayakkabı daha tasarladım. Gelin Hanımı ve damat beyi temsilen karikatürlerini babetin burun kısmına çizdim. Ayrı kalpler birleşerek tek ve kocaman bir yürek oluyorlar. Topuk kısmında ise ağaç gövdesine kazınmış isimlerinin baş harfleri yazılı. 

İşte bu babetin hikayesi de böyle...






Damla Hanım için tasarladığım  Gelin Buketi Ayakkabı 
ve babetiyle





 Damla ve Ahmet çiftine ömürleri boyunca mutluluklar diliyorum:)

Sevgiler...
Duru


10 Eylül 2012 Pazartesi

ATÖLYEDE BİRGÜN -1


 Pirinç Han'ın merdivenlerinlerini genellikle koştura koştura nadirende olsa 
aheste aheste çıkıp uzun ve geniş koridordan geçiyorum.


 Atölyeme doğru yürüken etrafa bakınıp 
"Hım herşey dün bıraktığım gibi... Yani olması gerektiği gibi... 
Sakin, huzur dolu ...Çok güzel" diyorum:)
Ama alt katta cafeler dolu, insanlar cıvıl cıvıl ...


 Fakat Pirinç Han'ın 2. katı yalnızlıktan korkanları ürperticek kadar sessiz....Vuuuu ürperdiniz mi? :)
İşte ben zaten böyle olduğu için seviyorum burayı. 
Şehrin ortasındasın ve hayat tüm hızıyla akıyor ama sanki şehri herkes terketmiş bir sen kalmışsın hissine kapılıyor bazen insan burada.
Çalışmam, üretmem, düşünmem için ideal ortam...


 Uzuuun koridorun sonuna doğru 33 numaralı kapıya geliyorum.


 Kapı bir açılıyor... 
A aaa içime huzur ve mutluluk doluyor. 
Burası nasıl bi yer böyle sabaha kadar çalışmak, çizmek, boyamak istiyorum


Halet-i ruhiyeme göre o gün hangi müzik uyarsa onu açıp



kendime bir kahve yapıyorum. 
Bu kısmı kısa kesiyorum ama aslında biraz daha uzun sürebiliyor gerçekte:)



Biscolata mood'umu çekiiip
 "Aaa bugün pek mutlu, mesut olacakmışım, aman pek güzel." deyip işlere girişiyorum.



          Bazen dikiyorum...



Bazen çiziyorum...



Bazen de boyuyorum...


Sonuçta hep ama hep mutlu oluyorum...
Sevgiyle kalın...
Duru

9 Eylül 2012 Pazar

Gelin Buketi Ayakkabı - Duru Günaçan


Çok cici bir gelin adayı için tasarladığım "Gelin Buketi" ayakkabı ile karşınızdayım. 
Gelin adayımız topuğunda çiçekler olmasını istemişti, bazı örneklerde bulmuş ve benimle paylaşmıştı. 
Fakat başkaları tarafından yapılanı tekrar etmek gibi bir adetim ve karakterim olmadığı için daha farklı ne yapabilirim ama yine de gelin hanımı memnun edebilirim diye düşünmeye başladım. 

Sonuçta birden 
"E gelin buketi olsun bu.... Fiyonkla tamamlarım. Ayakkbının topuğu da buketin sapı gibi durur. 
Heyooo heyooo:)))" 
diyerek işe başladım. Sonuçta hem ben hem de gelin adayımız sonuçtan son derece memnunuz. 
Bakalım sizlerde beğenicek misiniz?





Bursa-Pirinç Han'daki atölyemin balkonundan çekilen bir görüntü.
Orası benim mutluluk ve huzur yuvam:)




Bu da sonuçtan mutlu, mesut ben:)
 Size öpücük gönderirken.
Sevgiyle kalın...

Ha birde unutmadan söyliyeyim,bir arkadaşım facebook da biraz önce paylaşmış bu sözü. Son günlerde beni çok derinden üzen ve etkileyen olaylar yaşadım. Bu söz tam olarak o duruma uygun.

Ne yaparsan yap, nasıl yaşarsan yaşa, ama gülebilmek için birini ağlatma! 
Ve çıkarların için hiç kimseyi satma! - Balzac

Tekrar sevgiyle kalın...
ama mertçe, dürüstçe kalın... 

Duru

Beni Koruyun